Mustafa Yıldırım’ın son kitabının adı bu; yine Ulus Dağı Yayınları basmış. Can gözü kulağı açık bir Anadolu insanının, yurdumuz, bölgemiz, dünya üzerinde oynanan oyunlar karşısındaki bilinçli tepkilerini dile getiren yazılardan oluşuyor.
Yine Ateş Yakılacak başlıklı yazıdan bir bölümü birlikte okuyalım:
“Şu eski kumandanların yazdıklarını görünce, ‘Mustafa Kemâl yanlış yapmış demek ki’ demek geliyor içimden.
Ekim 1918 sonunda şimdikiler gibi düşünseydi Mustafa Kemâl…İstanbul (o zaman bile şimdiki kadar Bizans değildi) yönetiminin emirlerini dinleseydi, İngilizlerin, İtalyanların, Almanların, Fransızların, Amerikalıların Yakındoğu’ya, Afrika’ya, Asya’ya medeniyet, istikrar, refah getireceğini anlasaydı Mustafa Kemâl…
Amerikan devletine ve bütün Avrupa devletlerine inansa ve,’Petrolden, madenlerden %3’e razıyız; gerisi sizin bileceğiniz iş! Gelin ve bizi adam edin!’ deseydi.
Anadolu’da Türk egemenliğe yerine, ABD ve Avrupa denetiminde medenileşmeyi seçip federe bir devlet olmayı kabul etseydi, bugün okur-yazar oranımız %99 olmaz mıydı?
…
Eski Yunan medeniyetini öğrenmiş Anatolialılar, Urartular, Mezopotamyalılar, İyonyalılar, Truvalılar birer kültürlü insan olurlardı.
Şeyhler, dedeler, çelebiler, hocaefendiler Londra’da, Köln’de, Texas’ta, New-York’ta, Virginia’da mekân tutacaklarına Konya’da, Bursa’da, Bizans İstanbul’unda postlarına oturur da, ‘dialog’ içinde ‘dialog’ pişirirlerdi.
Hem Doğu’nun, hem Güney’in medeniyetsizleri boş yere bağımsızlık hayalleri kurmaz, Anglo-Amerikan egemenliği altında modern zaman kölesi olarak karınlarını doyururlardı.
Böylece ‘mediniyetler ittifakı’ diyerek yeni köleliği yutturmaya kalkışanlara da fırsat verilmemiş olurdu.
‘Kırmızı çizgi’ ilân edip sonra yutkunmaya bile gerek kalmazdı.
Meğer bizi nasıl yıkmışsın Mustafa Kemâl! Sen olmasaydın çoktan Avrupalı olacaktık. Laikliğimiz de güvence altında olacaktı. Kursağımıza Ortadoğu’nun petrol ziftine bulanmış pastasından bir iki kırıntı girecekti.
Gördün mü bak: iş yine olacağına vardı.
Sevres’de Konya’yı vermişlerdi Türklere.
Ya şimdi ne veriyorlar elimize?
*
Sıra artık son 85 yılı yok saymaya geldi. Artık ne bahtiyarlıktır(!) ki, sıra Mustafa Kemâl’e geldi. O’nu Rum tehcirinden, Ermeni soykırımından, Kürt soykırımından, Araplara karşı ayrımcılıktan, Müslümanlara yaptığı mezalimden, şeyhlere karşı acımasızlıktan, kısacası dünyayı yüzyıl geri bıraktırmaktan yargılamaya başlıyorlar.
Ama tarih boyunca asla ‘çılgın’ olmamış, akıllı Türklerden bazıları hâlâ diyor ki:
O zaman da ihanet vardı, şimdi de var,
Sonunda Ulus Dağı’na çıkılacak
Ve yine bir ateş yakılacak
Savaşmadan yenilmek yok!”
Bu “akıllı”, “soylu”,”sorumlu” Türklerin kaç kişi olduğunu 14 Nisan Ankara buluşması gösterdi insanlık düşmanlarının yerlisine de Yankisi’ne de! İstedikleri kadar küçümsesin, göz göre göre o ateşli yığınları silmeye, yok etmeye çalışsınlar; onları Ankara’ya temsilci gönderen asıl büyük birlikler, yurdun dört bir yanındaki Ulus Dağları’nda 24 saat, canları elde, nöbetteler!
Cumhuriyet, 4 Mayıs 2007
4 Mayıs 2007 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder